‘Evet bebeğim devam et .. Tanrım beni rahatlatıyorsun..
evet.. işte orası tam orası hadi ..’
Keyara’nın sanki tanrılar tarafından kutsanmış sihirli
elleri vardı. Kıyafetlerimi çıkardığımda standart olarak onunla seks yapacağımı
düşündü ancak şu anda seks değil bir masaja ihtiyacım vardı ve bu karşımdaki
kız işini çok iyi yapıyordu. Önce sırtım ve boynuma ardından omuz ve kollarıma
özel bir seans uyguladı. Ardından ayaklarıma geçti ve parmak aralarıma kadar
beni rahatlatmayı başardı. Tekrar sırtıma narin bir şekilde dokunmasını istedim
Bu sırada onunla konuşmaya başlamam gerekiyordu.
“Bir masöz olmalıydın Keyara”
Sesini hiç çıkarmadan devam etti tabi bende öyle
“Duymadın mı beni?”
Yine sesini çıkarmadı.
“Bak seninle sadece seks yapmak için o kadar parayı vermedim
ben”
“Peki, ne zaman yapacaksınız bayım? Sıkılmadınız mı?”
“Sen sıkıldın mı?”
Keyara şaşırmıştı. Büyük ihtimal yapmam gerekenleri bir an
önce yapmamı istiyordu bir eziyete ne kadar çabuk başlayıp bitirirseniz o kadar
iyi olurdu. O da öyle düşünüyordu fakat benim öyle bir amacım yoktu.
“23 yaşındayım.” Dedi. Yavaş yavaş ısınıyorduk birbirimize
“Burada ne işin var?”
“Para kazanıyorum. Herkesin yapabildiği işler vardır bende
yapabildiğim işi yapıp para kazanıyorum.”
“Bedenini satarak mı? Bir insanın yapabileceği en iyi şey
bedenini satmak olamaz ki tüm insanlar istediği halde bunu yapabilir.”
“Hayır, efendim yanılıyorsunuz belki tüm insanlar bunu
yapabilir ancak buna cesaret edemezler.”
“Kendini öyle mi kandırdın?”
Bir anda elinin sertleştiğini canımı yakmak istediğini
hissetmiştim kısa süreli bir sessizliğin ardından konuşmasına devam etti
“Elimde yapabileceğim tek şey bu istediğinizi
söyleyebilirsiniz”
“Nasıl bir azize gibi konuşursunuz? Hoş azizelerin de fahişe
olduğuna inanırım ancak örnek vermek istedim. Kendi adını bile kullanamıyorsun.
Aslında sadece bedenini değil, kişiliğini, gururunu ruhunu satıyorsun Keyara.
Her şeyini satan bir kadın nasıl mutlu nasıl umutlu olabilir ki. Hiçbir kadın
para karşılığında herhangi bir erkeğin altına yatmaktan memnun kalmaz. Çünkü
insanoğlu her ne kadar kötü ve bencil olsa da gururu vardır. Özellikle
kadınların. “
Keyara sertliğini biraz hafifletti ancak cevap vermedi.
Bende devam ettim aşırıya kaşıyordum fakat merak ediyordum.
“Hadi Keyara bana şunu söyle bu işe başlamadan önce ‘Baba
ben orospu olup para kazanmak istiyorum hoşça kal’ mı dedin? Bunu gerçekten
söyledim de yaptım de tüm içtenliğin ile bende sana inanayım.”
“Bazen bazı şeyler bizi mecbur bırakır.”
İşte beklediğim cevap sonunda gelmişti. Keyara gardını yavaş
yavaş düşürüyordu çünkü o duyguları henüz pişmemiş 23 yaşında hala bir kız
çocuğuydu ve gerçekten iyi masaj yapıyordu.
“Devam et Keyara.”
“Efendim bu konularda konuşamam üzgünüm benim işim sadece
sizi rahatlatıp tatmin etmek. Beni bir
günlüğüne sohbet edip değersiz hayatımı dinlemek için mi o kadar para verip
tuttunuz.”
“Belki ben bir süper kahramanım. Ve genç bir kızın hayatını
kurtarmak istiyorumdur.”
“Burada kimse genç bir kızın hayatını kurtarmak istemez
efendim genelde genç kızları düzerler.”
Keyara söylediklerinde yine haklıydı. 23 yaşına gelmişti
ancak baya şey öğrense de yaşına göre çok karamsardı ama benim pes etmeye
niyetim yoktu.”
“Beni tatmin etmek mi istiyorsun? O zaman anlatmak zorundasın
çünkü ben genç kızların yaşadığı kötülükleri duymaktan zevk alan adi bir adamın
tekiyim ve bu bana boşalmaktan daha çok zevk veriyor.” Artık anlatmaktan başka
çaresi kalmamıştı.
“Pekâlâ. Buraya
geleli 3 sene oldu. 18 yaşlarımda hoşlandığım biri vardı. 2 sene boyunca
köyümüzde sürekli kaçıp hayaller kurduğum birisi. Şehirde çalıştığını ve çok
para kazanacağını söylerdi. Gözü benden başkasını görmüyordu tabi ben öyle
sanıyordum. Ailem rahatsızdı ciddi anlamda durumumuz yoktu ve bu çocuğun tekin
olmadığını söylerlerdi onları dinlemedim ve 20 yaşıma bastığımda asi bir
şekilde istemedikleri kişi ile evleneceğimi söyleyip onlara birçok kötü sözde
bulundum. Kaçtık sonra. Her şeyin mükemmel olacağını düşündüm önce benden
faydalanıp ardından bu pislik yuvasına attı beni. Arada onu görüyordum benim gibi
bir kaç genç kız getiriyordu ama uzun zamandır görmüyorum onu. “
Her genç kızın başına gelebilecek olan bir olayı anlatmıştı
Keyara. En azından kendi ailesi tarafından satılmamıştı.
“Buraya bağlı bir sözleşmen var mı? Yada borcun?”
“Hayır. Hayatta kalmak karnımı doyurmak için yapıyorum
bunu.”
“Peki neden ailene geri dönmüyorsun?”
“Başında söylemiştiniz ya efendim gurur.”
Evet en başında söylemiştim. ‘Gurur’. İnsanoğlunun içinde
muhakkak bulunan o duygu. Keyara gururunu o kadar aptal şekilde kullanmıştı
ki.. Ailesine yaptığı gurur, kendisini düzen tanımadığı hayvanlara karşı
gösterdiği gururdan daha ağır basıyordu. Aptallıktı bu ancak onu uyandırmam
gerekiyordu.
“Şu bahsettiğin kişi”
“Dom Karchikca”
“Ne güzel bir ismi varmış. Bu arada durabilirsin eğer
sıcakladıysan üzerini çıkar.”
Masaj bitmişti ve söylediği ismi Lagos’un arka sokaklarından
tanıyordum. Dom küçük çaplı zekâsız bir pezevenkti ve ismini öğrenmek beni
memnun etmişti.
Keyara üzerindeki eskimiş elbiseyi çıkarım çırılçıplak
şekilde yüzükoyun yanıma uzandı. Artık ikimizde yüzü üstü aynı yatağa
yatmıştık. Soluk bakışları ile gözlerimin içine bakıyordu belki de kendisini
kurtaracağımı düşünüyordu. Kendisini kurtaramazdım hiçbir insan bir başka
insanı kurtaramaz ancak yardımcı olabilirdi ve ben bu ihtimali düşünebilirdim.
Su içmek için yan masaya doğru tüm gücümle kalkarken Keyara’nın sırtındaki
iyileşmekte olan morluklar dikkatimi çekti. Gömleğimi giyinirken morluklar
dikkat çekiyordu. Ayağa kalktım bir bardak su içip ardından odaya gelmeden
sipariş ettiğim viski şişesini elime aldım.
“Viski alır mısın Keyara”
“Hayır alkol midemi bulandırıyor.”
“Memnun oldum” diyerek şişeyi kafama diktim. Sohbetimizin
kalanında Keyara ile konuşmak için kafamın güzel olması gerekiyordu. Boxer’ımın
üzerine giydiğim gömlek ile balkona çıkıp tahta sandalyeyi altıma çektim. Bir
sigara yakıp Lagos’un sefil manzarasına göz gezdirdim. Viskimden sürekli içerek
kendimi Keyara ile yaşayacağım ikinci perdeye hazırlıyordum. Sanki gözleri ile
arkamdan baktığını hissediyordum ancak henüz hazır olmadığım için arkamı ona
dönmüyordum.
Üçüncü sigaramdan büyük bir nefes alıp viski şişesinin
dibinin hakkından geldim. Ayağa kalkarken büyük bir çarpıntı geçirdim ve
balkonun kapısına dayandım. Bir sigara daha yakmak istedim ancak paketin bitmiş
olduğunu ve arabama yürüyecek kadar halim olmadığını anladım. Bir anda
Keyara’nın sesini duydum
“İyi misin?”
Ona cevap vermek yerine benimle ‘siz’ olarak değilde ‘ben’
olarak konuşması dikkatimi çekti. Bir anda migrenimin olduğunu unutmuştum.
Belki şu anda canımı çıkaracak şekilde ağırıyordur ancak sarhoşluğum daha ağır
basmıştı. Baygın gözlerim ile Keyara’ya bakmaya çalıştım ancak onu ikişerli
görüyordum. Sallanarak odanın içinde banyoyu buldum. Duşakabinin içinde oturup
musluğu açtım. Soğuk suyun etkisi ile biraz kendime gelip yıkanmaya başladım.
Ayağa dengeli bir şekilde kalkıp soğuk suyun vücuduma nüfuz edişinden oldukça
memnundum
Yatağa tekrar döndüğümde hala sarhoş fakat dingin bir kafam
vardı. Çıplak ayaklarımı kurutup anı boxer ve gömleğimi giyerek yatağa oturarak
arkamı duvara verdim. Keyara ise hala uyumamış çıplak bedeni ve endişeli
gözleri ile bana bakıyordu. Sakin bir ses tonu ile konuşmaya başladım
“Sigaran var mı?”
Keyara’nın endişeli gözleri bir anda düşüp yerini bir
rahatlamaya bıraktı. Çantasından dandik bir paket çıkardı.
“Bundan kullanıyorum seninkilere benzemiyor.”
“Şu an bu ayrımı yapabilecek durumda değilim.”
Buruşmuş sigara paketinden ezik büzük bir dal çıkarıp zippo
ile yaktıktan sonra farklı bir sigaranın boğazıma girmesi ile öksürdüm. Bir iki
duman sonra buna alıştım elbette ama bu halde bile dikkatimi çeken bir şey
oldu.
“Sen neden içmiyorsun?”
“Ben içici değilim. Patronum sadece her ihtimale karşı
yanımda bulundurmamı istedi. Müşteri memnuniyeti gibi bir durum.”
“Nasıl bir memnuniyetmiş bu? Aynı şuan benim memnun olduğum
gibi mi?”
“Hayır genelde üzerimde söndürmeleri için.”
Keyara bir anda kasığını bana gösterdi. Morla kırmızının karıştığı
bir renk tonunda bazı yerlerinde kurumuş yanıklar gözüküyordu. Daha fazla sabredemedim.
“Burada seni mutlu eden hiçbir şey yok. Buraya seni bağlayan
hiçbir şey de yok. Genç yaşında acı çekmekten başka hiçbir halta yaramıyorsun.
Seni sadist zevklerine köle yapmaktan başka dertleri yok. Kaç naira
kazanıyorsun ki? Tüm gün seni kemerle dövüp vajinanda sigara söndürmem
karşılığında kaç naira kazanıyorsun? Yada şöyle sorayım kaç nairaya değer?”
“Mutlu olmadığımı yada bu işi isteyerek yapmadığımı nereden
çıkardın?”
O an aklıma Leeto ve bahtsız ablası geldi. Keyara ile aynı
kaderi paylaşıyorlardı. Bir anda ikisi hatta üçü için üzüldüğümü fark ettim. Bu
kadar çok içeriye girmenin yanlış olduğunun farkına vara vara bu hüznün
çekiciliğine kapılmıştım. Üzüldüğüm için kendimi kendime kızarken buldum. O
anda Keyara’nın meraklı bakışları kafamı toplamaya yetti.
“Mutsuzsun Keyara. Sana bir dostumun tabiri ile konuşayım
eve bir dostum bana mutsuz bir domates gibi hissettiğini söylemişti. Sende
öylesin mutsuz bir domates. Her gün seni umursamayan birilerinin kahvaltısına
öğle yada akşam yemeğine servis olmak için beklenilen ve yenildikten sonra
şükran dahil edilmeyen zararsı ve değersiz bir besinden farkın yok. Söyle bana
Keyara mutsuz bir domates mi olmayı isterdin yoksa seni bulan kişi tarafından
her gün şükredilen ve değeri bilinen bir domates mi? Birilerinin kölesi
olmaktan sıkılmadın mı? Birileri üzerinde tepinirken gözyaşlarını adamın
birinin spermlerini akıttığı çarşafa silmekten sıkılmadın mı? Peki bu sana sürekli
zarar veren sadist insanlardan? Onların gözlerine dahi bakmadan saf vücudunu
kullanmaları seni yormadı mı? Bedenini siktir et Keyara peki ya ruhun? İnsanın
ruhu bedeninden fazla kırılır bazen bir bakış bile tüm hayalleri yıkmaya yeter.
Bazen bazıları, bazıları tarafından hiçe sayıldığı için bile kırılabilir.”
Kabul etmeliydim gaza gelmiştim. Kendimi durduramıyordum ve
yine şaşırıyordum. Spinoza bu kadar şeyi nasıl bilebilirdi ki? Ne ara bu kadar
duygusallaşmıştı? Johari’nin göğüsleri mi buna sebep olmuştu yada Leeto ve
bahtsız kardeşi mi? Yada şu an karşısında gözyaşlarını çarşaf yerine bu kez
koluna silen deneyimsiz fahişe mi? Keyara’yı bırakıp bu kez kendime acımaya
başlarken evet kendime tamamen 60 yaşında biri gibi davranmaya çalıştığım için
kendimden utanıyordum. O anda bir hıçkırık sesi tüm düşüncelerimi dağıttı.
Keyara’nın mat siyah vücudu bir anda solmuş parlak gözleri daha da ışıldayarak
gözyaşı dökmüştü. Az önce nasihat vermeye çalıştığım kızı büyük ihtimalle
kırdığım için ağlıyordu. Bu işlerden pek anlamıyordum belki de yanlış bir şey
söylemiştim ancak kızın ağlaması planlarımın arasında yoktu. Dokunmak istedim.
Dokunmadım.
Hayır bir fahişe olduğu için değil, bir kadın olduğu için.
Kadınlar tanrıların icat ettiği en zeki
ve tehlikeli varlıklardı.
Gözyaşı döküşünü izledim. 23 yaşında genç bir kızın karşımda
gözyaşı döküşünü aynı bir dram filmi izler gibi izledim. O anda gözyaşı sanki
bir nevi onu temizleyen bir maddeye dönüştü. Keyara ağlarken bir fahişe değil
23 yaşında güzel bir genç kız olmuştu.
Yaptığım hıyarlığa rağmen ona birde soru sordum kadınların genelde
nefret ettiği bir soru.
“Neden ağlıyorsun?”
Yaşlı gözlerini üzerime dikti ve Buseler bir anda kafasını
göğsüme bastırarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Gömleğimin ıslandığını
hissediyordum bundan nefret etmem gerekirken garip şekilde hoşuma gittiğini
fark ettim. Öyle içten ağılıyordu ki en sonunda dayanamayıp onu sarmayı
denedim. Evet 23 yaşında göğsümde ağlayan genç bir kızı sardım. Katillerin de
bunu yapmaya hakları vardır diye düşünüyordum. Ağlarken çok mutlu olmak
istediğini ancak bu saatten sonra tek çarenin ölüm yada buna alışmak olduğunun
da farkındaydı. Bende ona bunun tam tersi bir fırsat sunacaktım.. Kural basitti
ölemiyorsan öldüreceksin. İşte Kara Kıta adlı cehennemde hayatta kalmak adına
kitapçıktan birkaç sözcük. Keyara bunu bilmiyordu ancak ona öğretecek olan
kişinin göğsünde ağladığından habersizdi.
Ağlaması kesilince Keyara göğsümde uyuyakaldı. Belki hiç bu
kadar rahat uyumamıştı. Bende olduğum yerde uyuya kalmıştım. Gözlerimi
açtığımda bir kızın kucağımda mutlu bir şekilde uyuduğunu hissettim. Bu her gün
başıma gelen bir olay değildi. Onu uyandırmamak için bir süre hareket etmedim.
Kendi kendine uyanarak o ilk uyanıştaki nefesini yüzüme bıraktı ve şişmiş
gözleri ile bana baktı.
“Günaydın” diyerek gülümsedi. Hiçbir şey demeden yataktan
kalktım.
Otelin lüks sayılacak katına kahvaltılar kapı önüne konurdu
bunu odayı kiralarken ayrıntılarda konuşmuştuk. Kahvaltıyı içeri alıp yatağın
üzerine koydum. Bu sırada Keyara duş almak için banyoya girmişti. Kahveden bir
yudum alıp havluyla karşıma çıkan Keyara’ya oturmasını söyledim o daha
giyinmeden konuşmaya başladım.
“Açık konuşacağım seninle”
Keyara gözlerime meraklı şekilde baktı.
“Bugün senin birlikte olacağın birini öldürmek için
buradayım.”
Keyara hiç şaşırmadan kahvaltısına başladı. Şaşkın olmaması
eni şaşırtmıştı.
“Bir amacın olduğu belliydi.”
“Evet ama bunu yanlış..” sözümü kesti
“Ne yapmam gerektiğini söyle yeterli ama onu öldüremem. Buna
fırsatım olsa bile yapamam.”
“Bana biraz bilgi ver. Hangi odada kalır korunur mu ne yapar
nasıl davranır bende sana talimat vereyim”
Keyara ağzındaki lokmayı bitirip biraz düşündü.
“Kuzey cephesine bakan en büyük odada kalıyor. Kapıda
birileri bulunur muhakkak. Diğer kızların dediğine göre 10 küsür adamla
gelirmiş zaten. Bu arada odasındaki pencerelerde süngülenmiş özel bir şebeke
var. Sebebini bilmiyorum başka odalarda
yok.”
“Süngüyü açabilir misin?”
“Elbette ama zamanını bilemem.”
“Ben sen içeri girer girmez pencerenin altında olacağım.
Yüksek sesle konuşabilir misin?”
“Elbette.”
O yemek yerken balkonun kapısını açıp onunla konuşmaya
başladım.
“Söylediklerimi düşündün mü?”
“Evet. Gideceğim.”
“Büyük ihtimal karışıklıklar bugün çıkar sende yok ol
buradan. Çantada 5 bin naira var hepsi senin için. Bu arada şehirde büyük bir
spa merkezi var son zamanlarda masöz aradığını duydum eğer deneme karşılığı bir
referans konuşması yaparsan seni alabilirler.”
“Beni kullandığın için günah çıkarmana gerek yok tam tersi
gözümü açtın minnettarım ve sen kötü biri değilsin.”
Keyara ile birlikte olduğumuzdan beri ilk kez gülümsemiştim.
Sanki benimle dalga geçiyordu.
“Bir can almak bir insanı kötü yapmak için yeterli bir
unsurdur.”
“Aldığınız cana göre değişir.”
Keyara’nın gözlerinin içine baktım. Bazen kendinizi kendiniz
olmaktan çıkmaya çalışırken bulursunuz. İşte o bazeni şu an yaşıyordum. İçimde
bir yerlerde birinin beni değiştirmek istediğini hissetmeye başlamıştım ve
hayatını kanla kazanan bir insan için felaketti bu.
Balkon kapısını kapatıp zaman gelene kadar Lagos’un
katlanılamayan manzarasına katlanmaya çalışmaya başladım.
Wattpad için tıklayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder